![Kısa Kısa Felsefe](/img/default-banner.jpg)
- 610
- 2 320 083
Kısa Kısa Felsefe
Приєднався 6 лис 2023
Kısa videolarla, Felsefe, Bilim ve Sanat
Prof Ahmet Arslan / “Sonsuz bir evrende sen Voltaire’in dediği gibi bir toz zerresisin”
Prof Ahmet Arslan / “Sonsuz bir evrende sen Voltaire’in dediği gibi bir toz zerresisin”
Kopernik Devrimi
Evrim Teorisi
Freud
Kopernik Devrimi
Evrim Teorisi
Freud
Переглядів: 654
Відео
Ulus Baker: “Ahlakiliği mümkün kılan şey, doğrudan doğruya özgürlüktür.”
Переглядів 3,9 тис.28 днів тому
Ulus Baker: “Ahlakiliği mümkün kılan şey, doğrudan doğruya özgürlüktür.” Ulus Baker / Kant öncesi ahlak anlayışı ve Kant devrimi Ulus Baker / Kant Ahlak Felsefesi / “Akıl bunu kendisi üretmelidir.” Sanat ve Arzu (11c-18) #felsefe #aristoteles #psicologia #ahmetarslan #spinoza #philosophy #shorts #short #viral #shortvideo #tarih #dücanecündioğlu #gerçektarih #sinancanan #ulusbaker #sözleşme #akı...
Ulus Baker / Kant Felsefesi / Rasyonalizm-Empirizm / Eleştiri
Переглядів 1,4 тис.Місяць тому
Ulus Baker / Kant Felsefesi / Rasyonalizm-Empirizm / Eleştiri
Ulus Baker / Leibniz ve Bakış Açısı
Переглядів 2,5 тис.Місяць тому
Ulus Baker / Leibniz ve Bakış Açısı
Dücane Cündioğlu: “İnsan kendisine benzemeyenlerin arasına düştüğünde, ilk yapacağı şey…”
Переглядів 956Місяць тому
Dücane Cündioğlu: “İnsan kendisine benzemeyenlerin arasına düştüğünde, ilk yapacağı şey…”
Ulus Baker: “Spinoza’nın dilinde Tanrı sonsuzca vardır.”
Переглядів 14 тис.Місяць тому
Ulus Baker: “Spinoza’nın dilinde Tanrı sonsuzca vardır.”
Ulus Baker: “Spinoza, doğa diyor; uluslar, milletler, kabileler yaratmaz yalnızca bireyler yaratır.”
Переглядів 6 тис.Місяць тому
Ulus Baker: “Spinoza, doğa diyor; uluslar, milletler, kabileler yaratmaz yalnızca bireyler yaratır.”
Prof Besim Dellaloğlu: “Kutsallık dozu yüksek her türlü devlet yeterince sekülerleşmemiştir.”
Переглядів 520Місяць тому
Prof Besim Dellaloğlu: “Kutsallık dozu yüksek her türlü devlet yeterince sekülerleşmemiştir.”
Ulus Baker: “İnançla aklın ayrı tutulması.”
Переглядів 11 тис.Місяць тому
Ulus Baker: “İnançla aklın ayrı tutulması.”
Prof Ahmet Arslan / David Hume ve Empirizm Ufuk Açıcı Bir Sohbet
Переглядів 1 тис.Місяць тому
Prof Ahmet Arslan / David Hume ve Empirizm Ufuk Açıcı Bir Sohbet
Dücane Cündioğlu: “Aşk senin karar vermen gereken bir şey değildir. Aşk seni bulmalı.”
Переглядів 970Місяць тому
Dücane Cündioğlu: “Aşk senin karar vermen gereken bir şey değildir. Aşk seni bulmalı.”
Prof Besim Dellaloğlu: “Ulusal kimlik aynı zamanda eğitimle, kültürle inşa edilen bir şey.”
Переглядів 258Місяць тому
Prof Besim Dellaloğlu: “Ulusal kimlik aynı zamanda eğitimle, kültürle inşa edilen bir şey.”
Prof Ahmet Arslan / Felsefi çalışma niçin, ne amaçla yapılmalı?
Переглядів 947Місяць тому
Prof Ahmet Arslan / Felsefi çalışma niçin, ne amaçla yapılmalı?
Dücane Cündioğlu: “Varoluş sıkıntısı çeken adamın, yoksulların felsefeye ihtiyacı olmaz.”
Переглядів 1,4 тис.Місяць тому
Dücane Cündioğlu: “Varoluş sıkıntısı çeken adamın, yoksulların felsefeye ihtiyacı olmaz.”
Prof Ahmet Arslan / Spinoza’da özgürlük üzerine
Переглядів 772Місяць тому
Prof Ahmet Arslan / Spinoza’da özgürlük üzerine
Dücane Cündioğlu: “Bir toplumu toplum yapan en önemli şeydir tartışma.”
Переглядів 484Місяць тому
Dücane Cündioğlu: “Bir toplumu toplum yapan en önemli şeydir tartışma.”
Prof Ahmet Arslan / Eğitimin Amacı, Hedefi Nedir?
Переглядів 3,6 тис.Місяць тому
Prof Ahmet Arslan / Eğitimin Amacı, Hedefi Nedir?
Prof Ahmet Arslan: “Sorgulanmayan, üzerine düşünülmeyen bir hayat yaşanmaya değmez.”(Socrates)
Переглядів 3,1 тис.Місяць тому
Prof Ahmet Arslan: “Sorgulanmayan, üzerine düşünülmeyen bir hayat yaşanmaya değmez.”(Socrates)
Prof Ahmet Arslan / Felsefe nedir üzerine ufuk açıcı bir sohbet (2)
Переглядів 4,4 тис.Місяць тому
Prof Ahmet Arslan / Felsefe nedir üzerine ufuk açıcı bir sohbet (2)
Dücane Cündioğlu: “Çünkü biz unutarak kendimizi var ederiz.”
Переглядів 7582 місяці тому
Dücane Cündioğlu: “Çünkü biz unutarak kendimizi var ederiz.”
Ulus Baker/Bakış Açısı: “İnsan düşündüğü ölçüde evrenin merkezidir.”(Descartes)
Переглядів 1,3 тис.2 місяці тому
Ulus Baker/Bakış Açısı: “İnsan düşündüğü ölçüde evrenin merkezidir.”(Descartes)
Dücane Cündioğlu: “Bir şeye körü körüne inananlar kolay yalan söyler.”
Переглядів 8312 місяці тому
Dücane Cündioğlu: “Bir şeye körü körüne inananlar kolay yalan söyler.”
Yuval Noah Harari: "Bilim, bazı insanların her şeyi bilmediğimizi kabul etmesi ile başladı.”
Переглядів 6972 місяці тому
Yuval Noah Harari: "Bilim, bazı insanların her şeyi bilmediğimizi kabul etmesi ile başladı.”
Dücane Cündioğlu: “Kötülük daima düşünülerek yapılır, iyilik ise düşünülmeden.”
Переглядів 7012 місяці тому
Dücane Cündioğlu: “Kötülük daima düşünülerek yapılır, iyilik ise düşünülmeden.”
Dücane Cündioğlu: “Sürüden ayrıldığınızda, sizin özgürlüğünüz sürüye esaretini hatırlatır.”
Переглядів 8422 місяці тому
Dücane Cündioğlu: “Sürüden ayrıldığınızda, sizin özgürlüğünüz sürüye esaretini hatırlatır.”
Sadık Acar: “Aklın, kendinden hareketle, dünyayı yeniden kurguladığı bir dünyaya doğduk biz.”
Переглядів 4042 місяці тому
Sadık Acar: “Aklın, kendinden hareketle, dünyayı yeniden kurguladığı bir dünyaya doğduk biz.”
Prof Ahmet Arslan / Felsefe nedir üzerine ufuk açıcı bir sohbet (1)
Переглядів 1,8 тис.2 місяці тому
Prof Ahmet Arslan / Felsefe nedir üzerine ufuk açıcı bir sohbet (1)
Prof Ahmet Arslan: “Ben bütün insanların doğal olarak bilmek istediklerine inanan bir adamım.”
Переглядів 2,1 тис.2 місяці тому
Prof Ahmet Arslan: “Ben bütün insanların doğal olarak bilmek istediklerine inanan bir adamım.”
Dücane Cündioğlu: “Güç özü gereği irrasyoneldir. Güç mantığa, akla ihtiyaç duymaz.”
Переглядів 9852 місяці тому
Dücane Cündioğlu: “Güç özü gereği irrasyoneldir. Güç mantığa, akla ihtiyaç duymaz.”
Bertrand Russell:”Bir şey ya doğrudur ya değildir, eğer doğruysa inanmalı, değilse inanmamalısınız."
Переглядів 1 тис.2 місяці тому
Bertrand Russell:”Bir şey ya doğrudur ya değildir, eğer doğruysa inanmalı, değilse inanmamalısınız."
Nice kimseler bilirim hâlleri vakitleri yerinde, lakin hayattan anladıkları, mangal, halay, maç. Sinoplu Diyojenin ayağında çorapmi vardı.
Simsiyah giyinip meramını aktarmaya gelen kızı gördüğünde aklına "siyah ölüm" gelmemişse ducane cündioğlunda sezgi 0 der Melike sınıfta kaldı hakikat yolculuğunuz
Aydin insanların sorunu bu belli kesimin anlayabildiği bi seviyeye dusemedigi icin kendilerini anlatamaz ve cogu insana gore haksiz görülürler
Ben okudum anladım ki insan ürünü kuranı okusaydın diyene tavsiye ederim özellikle ahzab süresini
Sen öğret o zaman. Seni nerde bulacağız.😂
derin hoca..
İnsan zor bir canlı.Sevgiyi sunmak ve coşkulu bir şekilde yaşamak çoğu kez duvara toslamak gibi.Çünkü zihinde canlandırdıklarınız sizi hapseder.O sahneler gözyaşı olarak dönecektir.Elbette bu duyguya sahip olanın karşılık görme şartı yok karşı taraftan.Çoğu nedensiz ve karşılıksızdır.Ancak uzun süre negatif etkilenme,yorucu (hem kendini hem sunulan özneyi) ve bezdirici olma hali.Kaçınılmaz ruhsal yıkım,ileriki dönemleri olumsuz etkileme durumu ve en kötüsü hayata dair umutsuzluk girdabına düşme.....(Artık hiçbir konu ve olay olumlu olmayacak önyargısı..)
Ben kitap fuarında D.C. beklerken yanıma biri yanaşıp Dücane Hocanın eşi nerede? dedi. Halbuki ben ilk defa gören biri olarak tanımıyordum "bilmiyorum" dedim. Çok yorgun gözüküyordu saşırdım. Dik bir duruş bekliyordum, hakikatin bilgisini taşımaktan bahsediyoruz ya bu güç vermeliydi, algılaması zor bir durum oldu benim için. Sonra takibimin devam ettiği süreçte egitimine de katıldığım zaman dilimlerimde anladım ki mutsuz ve eşiniden korkuyor gibi. Canlı yayınlara yansıyan eşinin mesaji; dominant, kontrolcü "ben burdayım, kendine çeki düzen ver, hizaya gel" şeklinde, kendi hakikati ile hizada olduğunu düşünmüyorum, bu çok yorgun ve ezilmiş görünen halini evliliğine bağladım.
Samimiyet...
Tamda dediği gibi
Teşekkürler.
Hoca konuşurken bazı garip sesler duydunuz? 😂😊
devamı nerde
Spinoza psikolojinin temelini oluşturmuş bir filozoftur
Diplomatik diplomasinin koşulları steroid kalıplar içersinde sınırlı ve sinirli ve ve bu insanların tamamı için eskusi gibi artık bir sihir değil. Bakın, nerelerden nerelere yazışarak konuşabiliyoruz. Öyle ya, Thedor etkisinde Victor Adler'in nelere sebep olduğunu herkese söylemek artık çok kolay.
Burada iki açmaz var, öznel etki ve sürdürülebilite deki dinamik "ne" ne olacak(?)
Aklı dumura uğramış.feylisoft..zavallı..
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
Doğru bilginin adı hak 'tır. Hak ezeli ve ebedi dir bu nedenle değişim konusu olmaz, batıl yani yanlış bilgi köpük gibidir, kabarır ve yok olur. çünkü varlığı bir temele dayanmaz, geçicidir.
Değerli insan
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
Dinler tarihini okuyun.12 bin yıl önce Holosen dönem ile yerleşik yaşama geçen insanlar dinleri,tanrıları,tapınakları oluşturmuşlardır. Son 4 bin yıl öncede ibrahimi dinler ile tek tanrıya geçilmiştir.Herşey ölüm korkusu ve ölümle yokoluşu hazmedemiyen insanoğlunun dinler,tanrılar,tanrı ile kendisine bir anlam yükleyip sonsuz yaşamı kazanacağını hayal etmesinden öte bir şey değildir.Evren için bir karınca ile insan arasında hiç bir fark yoktur.insanlar 2 milyon yıl o küçümsediğiniz hayvanlar gibi avcı toplayıcı yaşamışlardır.
“Nereden geldim ben buraya, kimim ben, bunlar da kim? ” Filmlerde görürüz ya hani, hafıza kaybına uğrayan insanlar gözlerini açtıklarında peşpeşe sorular sormaya başlarlar. Peki aynı şekilde bomboş bir hafızayla bu dünyaya geliriz de neden bu soruları sormayız? Bazı insanları gerçekten hiç anlayamıyorum... Aslında bazı insanları değil de çoğu insanı desem daha doğru olacak belki de... Nasıl olur da insan, nasıl var olduğunu; neden var olduğunu düşünmeden yaşayabilir? İnsanın cevap bulması gereken ya da merak etmesi gereken bundan daha önemli hangi soru olabilir? Az biraz düşünüp de kafasını çok yormak istemeyenleri hadi yine bir kenara bırakalım. Bunun dışında bu konuyu hiç umursamayıp hayatına devam eden o kadar çok insan var ki... “Yaşıyorum ya işte, neden nasıl farketmez” dercesine… Bu hayatın sonunda ölüm olmasa, sürekli etrafında bu dünyadan göçenleri görmüyor olsalar, keyiflerine baksınlar diyeceğim ama bu hayatın bir sonu olduğu da apaçık ortada ve yine de umurlarında bile değil. Herhangi bir yerde çalışan bir görevliyi düşünelim. Şirketten bir eleman gelip de “Al bunlar biletlerin, yarın Patagonya’ya gitmen gerekiyormuş” dese, adam Patagonya’ya sorgusuz sualsiz gidip de orada kafasına göre takılıp gelir mi? “Kim beni oraya gönderdi, neden gönderdi, orada ne yapmam gerekiyor, görevlerim neler, ne kadar kalacağım?” diye sormaz mı azıcık kafası çalışan bir insan? Ama insanlar kendilerine verilen hayata dair soru sorma gereği duymadan, sürekli bir gaflet halinde yaşayabiliyorlar. Küçük işleri kendilerine hedef edinip hayatlarını o küçük hedefler peşinde koşarak harcıyorlar. Hayvandan farksız bir şekilde yiyip, içip kendilerine verilen süreyi dolduruyorlar. Bu gaflet aynı zamanda çok büyük bir nankörlüğü de barındırıyor ama yazıyı çok da uzatmak istemiyorum. İnşallah bu yazımı okuyup da bu sorulara cevap aramaya başlayanlar olursa kendilerine kaynakların en güzeli Kuran-ı Kerim’i öneriyorum. Kerem Aydınlar
Bir sosyologun felsefe yapması bu kadar oluyor
İfrat ve tefrit konusuna da benziyor. Radikal tüm önyargılarımızı ve nefretimizi ifade ediyor bir yerde.
İçeriksiz konuşmalar dinledim
De ki: “Hiç kör ile gören bir olur mu? Yahut karanlıklarla aydınlık bir olur mu? Konuşmacının hatası şu. Hangi bilginin bilgi olmadığına kim karar veriyor? Çok açık bir şekilde bilgi olmayan bir şey varsa (dünya yuvarlak değil) bunda sorun yok. Ya bu bilgi olmayan şey biraz muğlak ise? Örneğin; devletin, bireyin haklarına göre öncelikli olması gerektiği bilgisi, kamusal alanda korkunç sorunlara neden oluyor. Tolerans gösterilmemesi gereken bir bilgi ama insanlar bu bilgiyi değerli görüp, insanlar birbirlerinin hayatlarını mahvediyorlar.
Tsk saygilar
Harika görünüyor ? Ama ya bilimi yönlendirenler bazı verilerin bilgi haline gelmesini engelliyorlarsa !
Üstün olmak ne anlamda? Cevap veriyor ama soruya yer verilmemiş..
Mükemmel fikirleri ve akıl yürütme yöntemi olan bence modern çağdaş filozof gibi düşünür böyle olur 👍🏻 ne kadar gurur duysak azdır ❤💐🙏
Degerliii
Felsefe dibi moklu kuyudur...kendisi de sanki baska yerde yaşıyor 😅😅😅.. Allah'ı biliyormusun?..mesele budur
Prof Ahmet Arslan / Felsefe nedir üzerine ufuk açıcı bir sohbet (2) ua-cam.com/video/aIm_CbRhSeg/v-deo.html
Cahiller mutlu çoğu zaman lâkin sonra cahiller acı içinde yaşarlar sonra...bilen okuyan araştıran sorgulayan öğrenen bilgili ve sürekli okuyan araştıran insan birey olur ve acıda yaşasa lâkin bilinçli acılar yaşar ve yaşamın özü itibari ile daha sağlıklı bilinçli yaşarlar.evet bilgi bilgi ve genebilgi...cahilce mutlu acı çekeceğime...bilgi bilinçli mutlu huzurlu bilgili yaşarım daha huzurlu olurum acıda olsa öğrenmek çünkü insan doğrusunu öğrenirse dürüstce acı çekse de daha da mutlu huzurlu olurlar dürüstce onurluca bilgece çünkü insanın doğası gereği bilmek için yaşarlar bu tek kaynağı okumaktır okul okumaktan öte bol bol okuyup öğrenip bilinçli yaşamaktır insanca değerlerimizle insani vasiflarimizla buda okumak bilgi ile olur huzur mutluluk bilinçtir herşey❤
✌👍
Demiyorki kafirleşiyoruz, aydinlaniyoruz diyor😂
Bildiğimiz gibi 1917-1989 yılları arasında birkaç ülke felsefeyle devlet kurmuşlardı, Çin’de hala din yok, ama onu sanatla ikame ediyorlardır… bence kişisel olarak din gereklidir, çünkü her şey ihtiyaçtan doğmuştur..
Farkındalık acı getirmez Tam aksine mutluluk getirir Neyin farkına varmaya çalıştığınla ilgili İnsanı mutluluğa taşıyan farkındalığın dışındakiler, zaten farkedilmeye değer değildir Yani olumsuz olan şey farkedilmeye değer değil ise Farkedilmeye değer tek şey kalır mutluluk
"Oneitis" den bahaediyor adam kimbilir hangi senede !!
Ikincisi ne
Bravooo bay şempanze
Cehalet bilgiyi reddetmek değildir, bu çok saçma bir tanımlamadır. Cehalet bilmediğinin farkında olmamaktır. Diğer ayrı bir konudur. Maalesef hocamızda yeterince cahil.
Özkan çelik’ten duymuştum adını. Seni izledikçe özkan’a hak veriyorum. Daşşak geçtiği kadar varsın harbi 😁
Bilimsel Bilgi vs Dinsel Bilgi ?
Ahlak ile toplum kurarsınız, din kendince ahlakı korkutarak verir, dini kutsallaştırmak büyük hata! Tüm dinler eski kadim bilgilerden ibarettir, tercüme veya yorumlayanın ahlakı ve vicdanı ile halka iletilir, temelden yanlış, sapkın tercümeler ve yorumlar yozlaşmaya çok açıktır. Ahlakı eğitim ve kanunlar ile verirseniz insanlığı bu büyük yanlıştan kurtarırsınız.
T
Ya bilgi ile şımaranlara ne demeli.
Şimdi bunu topluma indirgemek mantıklı mı ?
Ülkemizin gurur duyduğu bir kaç profesörden en önde yerini almış bir hocamız... ellerinden saygıyla öpüyoruz...
Güzel analiz... İfade ve bakış açısı😊
Psikolojik bir terim adı vardı bu dediginizin